Son zamanlarda kamplaşmaların, kutuplaşmaların derinleştiğini ve toplumsal bir yaraya
dönüştüğünü görüyoruz.
Öyle ki insanlar birbirinin selamını dahi alıp vermiyor, komşu olsa da misafirliğe gidip
gelmiyor, ticari ilişkiler de bulunmuyor, çocukların birbiriyle arkadaşlık etmeleri istenmiyor.
Hatta aile bireylerinin, yakın akrabaların, dostların bile birbirleriyle aralarına mesafe
koyduğu görülüyor.
Siyaset eksenli başlatılan bu kamplaşma ve kutuplaşma toplumun kalbine saplanmış bir
hançer, temeline konulmuş bir dinamit kadar tehlikelidir.
Çatışmacı ve kavgacı bir üslupla siyaset yapmayı yeğleyen siyasetçiler sayesinde her seçim
döneminde ötekileştirmeler, tehditler, kavgalar, ölümler doruğa çıkmaktadır. Sadece
günümüzün sorunu değil, yakın geçmişimizin de sorunu olan ayrıştırma ve
kutuplaştırmanın insani bir yol olmadığı bilinmelidir…
Kitleleri kontrol altında tutmak için izlenen bu yol da kutuplaştırılmış insanlar, olaylara
tarafsız ve adil bakmayı unutur, sağduyulu düşünmeyi yitirir, kendileri olmaktan çıkar,
ideolojileri veya liderleri tarafından kumanda edilen birer robot haline dönüşürler. Artık kendi
başlarına hareket edemezler. Muhakkak bir kurtarıcıya ihtiyaç duyarlar. Bu siyasette bir parti
lideridir, tarikat veya cemaatlerde ise hoca ve şeyhtir.
Her kutup gerçek, doğru ve mutlak hakikat olarak sadece kendini bilir. Karşı tarafı ise
yaşama hakkı olmayan hain bir düşman olarak görür…
Demokrasi kültürü etrafında toplanmış toplumlarda bu kadar toplumsal gerilim
yaşanmamaktadır. Ön yargılarımızı kırabilir ve hoşgörüyü içselleştirirsek bu kamplaşma ve
kutuplaşmaların önüne geçebilir, toplumsal gerilimi azaltabiliriz.
Yaradılıştan gelen ve İnsan fıtratının kodları olan fikir, kültür, renk, dil, inaç
farklılıkları insanların zenginlikleridir. Bu zenginlik harmanında İnsanların olaylara farklı
yaklaşmaları oldukça doğaldır.
Birbiriyle çatışmadan, didişmeden toplumun talep ve ihtiyaçlarını çözüme kavuşturmak için
her düşünce kendine göre algılar geliştirebilmeli ve bunu da hayata geçirebilmelidir.
Bu yüzden bir an önce kendimizi silkeleyerek siyaset eksenli üzerimize bulaştırılan ve
toplumumuza hiç yakışmayan bu çirkinliği üzerimizden atmalı, birbirimize önyargısız
davranmalı, birbirimizi sınırsızca sevmeliyiz.
Kamplaşmaların kutuplaşmaların, ötekileştirmelerin, ayrıştırmaların, bölüştürmelerin
Sıkça kullanıldığı ve toplumsal gerilimin tavan yaptığı bir dönemde siyasetin en tepesinden
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından dile getirilen “Hepimiz Aynı
Gemideyiz” ve “Türkiye İttifakı” söylemi oldukça önemli ve dikkate değerdir.
Hangi siyasi görüşten olursak olalım, Şimdi Kucaklaşma Vakti diyerek bir birimize
sarılmak, önyargıları kaldırmak, dostlukları baki kılmak için bu söylem bir fırsattır.