“Tabakhaneye … yetiştirtmek”, “lime lime etmek” ve buna benzer binlerce deyimler var ki her birinin ilginç bir hikayesi olmasın. “Ali Cengiz oyunu” bunlardan biridir. Allah kimsenin başına Ali Cengiz oyunları getirmesin getirenden de uzak etsin… Nedir peki bu Ali Cengiz oyunu?
Neden böyle denilmiş? Anadolu’da hiçbir söz boşuna söylenmemiş anonim hale gelmemiştir. İşte bilmeyene o meşhur hikaye… Ders alabilene ise ne mutlu…
Dost diyerek arkanızdan kuyu kazanlar varsa onlara selam ile ithaf edebilirsiniz…
Bir sihirbaz varmış eskilerde, müthiş biri. İnanılmazları yapıyormuş. İşi o kadar ileri götürmüş ki, her şekle kendi girebiliyormuş.
Sihirbazlık marifetlerini değişik işlerde de kullanmaya başlamış.
Eşine dermiş ki:
“Bahçedeki keçiyi hemen pazara götür sat.”
Eşi, bahçeye çıkıp keçiyi pazara götürüp satıyormuş.
Keçi tabi bu sihirbaz, keçi kılığına girmiş, satan adam onu evine götürdüğünde, o insana dönüşüyor evine gidiyormuş.
Buraya kadar adamın yaptığı sihirbazlığı ve hile ile para kazanmasını öğrendik. Asıl olay bundan sonra başlıyor.
Sihirbaz yaptığı numaralara meraklı olana da öğretiyormuş.
Yeni bir numara bulana kadar eskisini öğretiyormuş.
Yeni bir numara bulduğu zamanda eski numarayı öğrettiği kişiyi öldürüyormuş. Öldürmek içinde çeşitli oyunlar oynuyormuş.
Öldüreceği adamı bir serçeye çeviriyor kendi atmaca oluyor onu boğuyor, yâda onu ağaca döndürüyor, ağacı yakıyormuş.
Bunun gibi birçok şekle sokup kurbanlarını yok ediyormuş.
Zamanla birlikte yaptıkları; ilk başta eğlence içinse gittikçe para için ve ardında da kötü işlerde kullanmak üzere yapmaya başlamış. Bu olanlar padişaha kadar gitmiş. Padişah inanamamış yaptıklarına. Sonra bir karar almış. Tellallar çıkartmış:
“Kim padişahın huzurunda bu düzenbazı alt ederse kızını ona verecekmiş.” Tellallar bağırmış ama kimse yanaşmamış. Herkes bu sihirbazdan korkuyormuş. Zaman geçmiş kimse gelmiyormuş. Sonunda genç bir adam olan Ali Cengiz:
“Ben varım” demiş.
Sihirbazdan ders almaya başlamış.
Ali Cengiz oyunları öğreniyor ama öğrenmiyor gibi yapıyormuş. Defalarca tekrarlasa bile sihirbaz, Ali Cengiz anlamadığını söylüyormuş. Sihirbazın sinirlenmesine ve o sinirle de her şeyi en ince detayına kadar anlatmasına sebep oluyormuş. Bu da Ali Cengiz’in işine geliyormuş.
Zaman geçmiş, o gün gelmiş.
Padişahın huzuruna çıkacaklar kozlarını paylaşacaklarmış.
Ali Cengiz bir koç olmuş gelmiş.
Sihirbaz kurda dönüşmüş.
Ali Cengiz kurdu boğmak için su olmuş.
Sihirbaz kendini ateşe çevirmiş.
Ali Cengiz bir çiçek olup padişahın kucağına düşmüş.
Sihirbaz eşek arısı olmuş. Bu böyle bir süre sürmüş.
Ali Cengiz tavuk yemi olmuş etrafa saçılmış.
Sihirbaz tavuk olmuş ve yemleri yiyerek onu yok edeceğini düşündüğünden yemlere doğru hızla gitmiş.
Ali Cengiz işte tam o sırada tilki olmuş ve tavuğu boğmuş.
Sihirbaz bu son hamleyi düşünemediğinden kendini kurtaramamış.
Padişah böyle bir beladan kurtardığı için Ali Cengiz’e kızını vermiş. Kırk gün kırk gece süren düğünleri olmuş…
İşte Ali Cengiz hikayesi böyle…
Zamanımızda da böyle insanlar yok mu… Hem de fazlasıyla… Onlarla elimizden geldiğince mücadele mi etmeliyiz yoksa… Uzak mı durmalıyız… Onu da sizin vicdanınıza bırakıyorum…
Mehmet ÇETİNKAYA
medya@sirinmedya.com.tr